Kayıtlar

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ NE DEMEKTİR?

Anayasamızın Başlangıç bölümü incelendiğinde hukukun üstünlüğü kavramının: Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı; Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu; denilmek suretiyle  veciz bir dille ifade edildiği görülmektedir:

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNA GÖRE UZLAŞTIRMANIN UYGULANMASI

Ceza yargılaması anlamında uzlaştırma, belirli suçların işlenmesi halinde tarafların anlaştırılması sürecidir. Sürecin tarafları: a.)Suçu işlediği iddia olunan kişi (şüpheli veya sanık); b.)Suçun mağduru (ölüm vb. halinde dolaylı olarak zarar gören yakınları yani suçtan zarar görenler); durumundaki gerçek ve tüzel kişilerdir. Müzakere süreci hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülebileceği gibi bir uzlaştırmacı da atanabilir. Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından doğrudan doğruya hukuk öğrenimi görmüş bir kimse uzlaştırmacı olarak atanablecğei gibi o yer Barosu tarafından bir avukatın uzlaştırmacı olarak atanması da istenebilir. Uzlaştırma süreci, suçun uzlaştırma kapsamına giren suçlardan olup olmadığının yani TCK'nin 253. maddesinde sayılan: a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar; b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88), 2. Taksirle yarala...

SMS GÖNDERİMİ İÇİN YASAL DURUM NEDİR?

1.)Müşterilere gönderilen “ bizden sms almak istemiyorsanız web sitemize gidiniz”, “İPTAL yazıp gönderiniz” şeklinde mesajlar onay yerine geçmez. 2.)İletiler alıcıların ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. 3.)Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilir. Sözgelimi: a.)Müşteriye gönderilen SMS’e onaylıyorum şeklinde geri dönüş yapması b.)Onaylıyorum diye mail atması; c.)Web sitesindeki SMS ve e-mail gönderilmesini kabul ediyorum iletişim kutusunu işaretlemesi; d.)Anket, alışveriş amaçlı formlara telefonunu yazıp tarafıma sms ve e-mail yolu ile kampanyalar ve yeni ürün ve hizmetler hakkında ileti gönderilmesini kabul ederim yazan kutucuğun işaretlenip imza atılması; şeklinde olabilir. 4.)Gönderilen tüm SMS ve e-maillerde mutlaka FİRMA ünvanı, iletişim telefonu veya e-maili ve ayırca “eğer ileti almak istemiyorsanız İPTAL yazıp ücretsiz olarak ……………’a gönderin” vb. şeklinde bilgiler yer almak zorundadır. 5.)Mevcut...

Yok Hükmünde Sayma İle İptal Arasındaki Fark Nelerdir....

Resim
www.toprakhukuk.com Aslında ikisi arasında sonuçları açısından çok ufak bir fark vardır. Yok hükmümde saymak, dava konusu işlemin hiç yapılmamış sayılmasıdır.  Yani bu iş hiç yapılmamış demektir. Mahkeme tarafından yok hükmünde olduğu tespit edilen işlemler hiç yapılmamış sayılmakla vatandaşın zarar gören çıkarları hemen iade edilir. Ancak yapılan iş  vatandaşın çıkarına olsa dahi yok sayıldığı için vatandaş elde ettiği hakkı iade etmek zorunda kalır. İptal edilen işlemler ise iptal edilinceye kadar geçerlidir. Bunun anlamı vatandaşın yararına bir durum var ise iptalden önce kazanılmış olduğundan hak kaybı da oluşmaz. Çünkü kazanılmış haklar anayasanın hukuk devleti ilkesinin koruması altındadır. Sözgelimi bir arap şeyhi boğaz köprüsünü almışsa bu yok hğkmündedir. Yani şeyh bir şey elde edemez. Ama aynı şeyh boğazda tepe almışsa satış işlemine dair yönetmelik iptal edilinimeden önce satın aldığı için mülkiyeti kazanır. (Olay gerçektir) www.toprakhukuk.com

Elime ilamsız takiplerde ödeme emri tebligat geldi. Ben borcumu ödeyemiyorum. Ama calıştığım için maaşimın 4/1 inden kesilmesini istiyorum. Mal beyanında bulunmalı mıyım. Zaten üzerime hiç bir şey yok. Ne yapmalıyım ?

Maaşınızın haczedilmesini ve borcunuzu bu şekilde ödemeyi isterseniz mal beyanında bulunabilirsiniz.  UYAP sisteminde çalışıp çalışmadığınızı görmek ve maaşınıza haciz koymak ta mümkündür. Bu nedenle mal beyanında bulunmasanız da i cra müdürlüğü tarafından alacaklının talep etmesi halinde haciz konulur. Mal beyanında bulunmanız gerekli ama cezası yok:) Yaptırımı olmayan bir hukuk kuralı olamayacağına göre, mal beyanında bulunmak zorunlu değil. Ancak üzerime hiç bir şey yok diyerek mal beyanında bulunduktan sonra aslında bir malınız, arabanız, paranız olduğu ortaya çıkarsa yalan beyanda bulunmanın cezası var.  

2005 yılına ait,Su borcu 6 yıl sonra talep ediliyor.Konut 2006 yılında satıldı. 6 yıl boyunca İSKİ hiç bir talepte bulunmamıştır..6183 sayılı kanun 102 ve 103 Md. gereği zaman aşımına girmez mi?

İSKİ , İGDAŞ gibi kuruluşlar kamu hizmeti görmekle birlikte sundukları hizmetler nedeni ile yurttaşlarla yaptıkları sözleşmeler idari hizmet sözleşmelerin bir alt türü olan abonelik sözleşmelerine girer. İdari hizmet sözleşmelerinin ortak özelliği özel hukuk sözleşmesi sayılmalarıdır. Yani İSKİ veya İGDAŞ kamu idaresidir. Ama vatandaşla yaptıkları hizmet tedariği sözleşmesi özel hukuka tabidir. 6183 sayılı AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN özel hukuka tabi alacaklara uygulanmaz. Bu husus 6183 sayılı kanunun 1. maddesinde haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve sözleşmeden doğan alacaklar kamuya ait olsa dahi özel hukuka tabidir şeklinde açıklanmıştır. Özel hukuk alacaklarında vekalet, hizmet, otelcilik v.b. özel durumlar haricinde zamanaşımı 10 yıldır. Türk Borçlar Kanununda abonelik sözleşmeleri için özel bir zaman aşımı süresi öngörülmediğinden zaman aşımı süresi 10 yıldır.

Tescilin Yaratıcı veya Açıklayıcı Olması Ne anlama Gelir?

Resim
www.toprakhukuk.com Bazı durumlar vardır ki ticaret odasında bulunan sicil memurluğu tarafından tutulan ticaret siciline (tacirler defterine) tescil olunmadığı (yazılmadığı) sürece vücut bulmaz (yapılmamış -yok sayılır).  Kollektif, Komandit, Anonim ve Limited şirketler sicile tescil ile tüzel kişilik kazanırlar. (kurulmuş sayılırlar) Ortakları ve şirketin ana sözleşmesi (kuruluş belgesi) ancak tescil edilirse değiştirilebilir. İşte bu durumlara tescilin kurucu ya da yaratıcı etkisi adı verilir. Bazı durumlar vardır ki sicile yazılmasının amacı üçüncü kişilerin (diğer insanların) haberdar edilmesi (duyurma) amacını taşır.  Sözgelimi yönetim kurulumuz şirketimizi yönetecek bir genel müdür ile  anlaşma yapmış olsun. Genel müdürümüzün işe başlayıp şirketi yönetmesi için ticaret sicile tescil şart değildir.  Tescil edilmese de genel müdür şirketi yönetir ve temsil eder. Ya da bir şahsı işletmesi veya adi ortaklık kurulduğu tescil sadece üçüncü kişileri h...

ALİUD NEDİR?

Resim
www.toprakhukuk.com Sözleşme dışı sorumluluk halleri: “kusura dayanan sorumluluk”, “kusursuz sorumluluk” ve “fedakârlığın denkleştirilmesine dayanan sorumluluk” olarak sayılabilir. Davalıların kusura dayanan sorumluluklarından söz edebilmek için Fiil, Hukuka Aykırılık, Zarar, Kusur, Uygun (illiyet) nedensellik bağı koşullarının oluşması gerekir. Bazı hallerde yukarıda sayılan sorumluluk şartlarından KUSUR şartı aranmaksızın da sorumluluğun doğabileceği kabul edilmektedir. Bu hallere öğretide olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu adı verilmektedir. 2918 sayılı Kanun, araç sürücüsünün kusur sorumluluğu yanında işletilme halindeki motorlu araçlar nedeniyle kusursuz sorumluluk hali de öngörmüştür. 2918 sayılı kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasında işleten ile işletenin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebe...

Borç ilişkinde tarafların değişmesi mümkün müdür?

Borç ilişkisinin hem alacaklı hem de borçlusunun değişmesi mümkündür.  Tarafların değiştiği halleri, alacak ve borcun miras yoluyla geçmesi, bir malvarlığının ya da bir işletmenin aktif ve pasifiyle devri, işletmelerin birleşmesi veya şekil değiştirmesi olarak saymak mümkündür. Aynı şekilde bir alacak devredildiğinde alacaklının, bir borç başkası tarafından üstlenildiğinde ise borçlunun değişmesi söz konusu olmaktadır.

Sigortacının rücu hakkının kullanabileceği zamanaşımı süresi nedir?

Eski Borçlar Kanunu döneminde rücu davalarında uygulanacak zamanaşımı süresi konusunda, Borçlar Kanununda açık bir düzenleme bulunmadığından, bir alacağın doğumuna yol açan borç ilişkisinde, özel bir zamanaşımı süresi belirtilmemiş ise uygulanacak hüküm, BK.nun 125. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olacağı görüşü mevcuttu.   Yeni Türk Borçlar Kanunu’nu 73. Maddesi ile rücu davalarında zamanaşımı tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yıl olarak belirlenmiş ve her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yıl ile sınırlandırılmıştır.

Sigortacının rücu alacağını kazanma koşulları nelerdir?

Resim
www.toprakhukuk.com Kural olarak bir borç alacak ilişkisinde, alacaklının yer değiştirmesi halinde borçlunun durumdan haberdar edilmesi gerekir.  Bazı hallerde ise bildirim gerekmeksizin, yasa gereği halefiyet söz konusu olur. Bu gibi durumlara özel halefiyet hâlleri denilmektedir. Bunlar, birden fazla borçlusu bulunan bölünmez bir borcu ifa eden bu borçlulardan biri lehine (TBK 85/111), müteselsil borçlular lehine (BK 147/1), kefil lehine (BK 496), özel ve sosyal sigortalarda sigortacı lehine (TTK 1301; 506 SSK 26/1) öngörülen halefiyet hâlleridir.  Sigortacının rücu hakkını kazanma koşullarını: A. Zararın sigorta teminatı kapsamında olması; B. Zarar görenin dava hakkının mevcut olması; C. Sigorta tazminatının ödenmiş olması ; olarak saymak mümkündür. www.toprakhukuk.com

Haksız fiil sorumluluğu şartları nelerdir?

Resim
Eski yasa hükümlerinden farklı olmayan yeni Türk Borçlar Kanunu’muzun 49. maddesinde ifadesini bulan, haksız fiil sorumluluğunun şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz: • Fiil • Hukuka Aykırılık • Zarar • Kusur • Uygun (illiyet) nedensellik bağı www.toprakhukuk.com

Haksız fiil sorumluluğu ne demektir? Sebep sorumluluğu nedir?

Resim
www.toprakhukuk.com Bir kişinin bir başka kişiye olan borcunu ödemek zorunda olmasına sorumluluk denir. Bir kimsenin bir başkasına karşı sorumlu yani borçlu olması için illede aralarında bir sözleşme yapılmış olması gerekmez.  Borcun doğumuna yol açan nedenlerden biri de haksız fiil sorumluluğudur. Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille (davranışla) bir başkasına zarar veren kişinin bu davranışına haksız fiil denir. Haksız fiilin faili (yapan), mağdurun (haksız fiilden zarar görenin) bu zararını tazmin etmek ( gidermek, ödemek) zorundadır. Haksız fiilin doğurduğu borca ise tazminat borcu denir. Tazminat borcunun doğumu için failin kusurlu olması gerekir. Ancak tehlike, egemenlik, fedakarlığın denkleştirilmesi veya hakkaniyet gibi bazı sebeplerin varlığı halinde kusur şartı aranmaz. Hatta bazı hallerde eylemin hukuka aykırı olması dahi gerekmez. Bu nedenle kusursuz sorumluluk hallerine sebep sorumluluğu adı da verilmektedir.

Kırk ambar sözleşmesinin çarter sözleşmesinden farkı nedir?

Deniz taşıma işlerinde taşıyana ödenen ücrete navlun adı verilir. İşte taşıyanının, navlun adı verilen bir ücret karşılığında, kendisine emanet edilen bir eşyayı denizdeki tehlikelerden koruyup ve eşyanın bakımını sağlayıp, deniz yolu ile bir limandan diğer bir limana taşımayı üstlendiği sözleşmeye ise navlun sözleşmesi adı verilir. Navlun sözleşmesinde geminin tamamı taşıtana tahsis edilmeyip sadece parça mal olan belirli bir yükün deniz yoluyla bir yerden başka bir yere taşınması amaçlı navlun sözleşmelerine ise Kırkambar sözleşmesi adı verilir. Taşınan şeyin parça başı olmasından kasıt ile de paketli, kolili ya da çuvala konulmuş olması değildir. Önemli olan husus taşınan yükün miktarının, ölçü ya da sayı olarak bilinmesidir. Denizde iki liman arasında düzenli seferler yapan gemilerin bazı ambarları boş kalmış ise boş kalan ambarları doldurmak adına taşıyanın, 250 ton kum taşımayı kabul etmesi halinde kırk ambar sözleşmesinden söz edilmiş demektir. Kırkambar sözleşmesi yapılırk...

Tacirler arasında öngörülen cezai şartın indirilmesi istenebilir mi?

Resim
B.K.'nun 161/3. maddesi hükmüne karşı olarak Ticaret kanunu'nun 24. maddesi ile tarafların ceza miktarını serbestçe tesbit edebilecekleri esası kabul edilmiştir. Ceza tutarı borçlunun taahhüdünden elde edeceği menfaate tecavüz etse bile cezanın indirilmesi düşünülemez. Ancak T.K.'nun 24. maddesi ile tacir olan şahsa ve akdine tanınmış olan bu akit serbestisi bütün akitler için sınır çekmiş olan B.K.'nun 20. maddesi ile tahdit edilmiştir. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1970/1053 K. 1974/222 T. 20.3.1974) Tacir olan davalı cezai şartın indirilmesini isteyemez. Ancak cezai şart tutarı firmanın mahvolmasına yol açacak derecede ağır ve yüksek ise sözleşmelerin ahlak ve adaba aykırı olamayacağı ilkesi çiğnenmiş sayılacak ve sözleşme geçersiz sayılacaktır. Sözleşmede yazılı bulunan cezai şart miktarının ekonomik mahva yol açacak derecede ağır olup olmadığı tacirin  gerek ilgili yıl ve gerekse önceki yıllara ait bilanço kayıtlarının incelenerek cezai şart miktarı ile to...

Kira parasını geç ödeyen kiracıdan cezai şart istenebilir mi?

Resim
Eski kanun dönemi :Kural olarak 6570 sayılı Yasanın kapsamında da kalsa kira sözleşmesine konulmuş olan ve kira parasının zamanında ödenmemesi halinde kiracının ödemesi kabul edilen cezai şart geçerlidir. Zira, buradaki ceza koşulunun amacı kira parasının zamanında ve tam olarak ödenmesini temin etmek olup, kiracıdan fazla para almak asla söz konusu değildir. Ayrıca 6570 sayılı Yasanın kira parasını zamanında ödememekte direnen kiracıları koruduğu da düşünülemez. (T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 1999/1790 K. 1999/2349 T. 9.3.1999) Ancak cezai şart, borçlunun iktisaden mahvını mucip olacak derecede ağır ve yüksek ise adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptal edilmesi gerekir. Borçlu tacir olsa dahi böyle bir şart iptal edilir. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1970/1053, K. 1974/222, T. 20.3.1974) Yeni Kanun Dönemi: IV. Kiracı aleyhine düzenleme yasağı Türk Borçlar Kanunu MADDE 346: Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü ge...

AHDE VEFA NEDİR?

Resim
www.toprakhukuk.com Yazılı ya da sözlü bir sözleşme (anlaşma, protokol, mutabakat) yapıldığında, taraflardan sözleşmeye sadık kalmaları beklenir. Sözleşmelerin amacı her iki tarafında kendisine düşen borcu kararlaştırılan şekilde, zamanında ve tam olarak yerine getirmesidir. Romalıların pacta sunt servanda- sözleşmeye bağlılık  olarak ifade ettikleri hukukun bu temel ilkesi uyarınca kişi ancak serbest iradesi ile verdiği sözlerle bağlıdır. Bunun anlamı akıl sağlığı yerinde olmayan ya da baskı altında bulunan bir kişi açısından verilen sözlere uymanın o kadar da kesinlik taşımamasıdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, serbest iradesi ile sözleşme yapmış olan bir kişinin vermiş olduğu söze bağlı kalmasını ifade etmektedir.  Zaman içinde oluşacak bir takım önemli değişiklikler verilen sözün tutulmasına engel olamaz. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca, bir kimse söz verirken,  gelecekteki şartları değişebileceğini, gerçekleşecek riskleri ve beklenmeyen durumları g...

Kira sözleşmesinin haklı nedenle feshi mümkün müdür?

Resim
6098 S.lı Türk Borçlar Kanunu  MADDE 331’e göre, taraflardan her biri, kira ilişkisinin devamını kendisi için çekilmez hâle getiren önemli sebeplerin varlığı durumunda, sözleşmeyi yasal fesih bildirim süresine uyarak her zaman feshedebilir.  Hâkim, durum ve koşulları göz önünde tutarak, olağanüstü fesih bildiriminin parasal sonuçlarını karara bağlar.  www.toprakhukuk.com

Küçük yaşta ölenin ana babası tazminat destekten yoksun kalma tazminatı alabilir mi?

Resim
Ana ve babanın çocukları kaç tane olursa olsun, maddi durumları ne derecede bulunursa bulunsun, hatta gelecekleri müesseselerce garanti altına alınmış olsa bile, bir gün zarurete düşüp düşmeyecekleri, çocuklarına muhtaç olup olmayacakları kestirilemez, fakat onların ileride çocuklarının maddi desteklerine muhtaç olabileceklerinin kabulü, hayatın olağan akışına uygun olur. O halde küçük yaşta ölen çocuk dahi olsa, ana babasının farazî bir desteği olarak kabul edilmelidir...” (Y. 4. H.D., 20.03.1986 T., E. 1585/ K.2553, Y. 15. H.D., 08.03.1976 T., E. 1975/ 5524, K.1976/966, Y.5.H.D., 20.12.1984E.10892/K.11385 )  www.toprakhukuk.com

Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmek için ölenin çalışıyor olması şart mıdır?

Ölenin öldüğü sırada işsiz, ya da çocuk olduğu için çalışmıyor olması ileride çalışarak yakınlarna maddi destekte bulunmayacağı anlamına gelmez. Destek sayılabilmek için, mutlaka ölüm anında bir şahsa bakıyor olmak şart olmayıp, ileride bakım yardımı yapabileceğinin varsayılması yeterlidir.

AKRABA OLMAYANLAR DA DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ALABİLİR Mİ?

Resim
Destekten yoksun kalma tazminatı alabilmek için akrabalık şart olmayıp aralarında hiç bir hısımlık bağı bulunmayıp ta ölenin sadece bakımını sağlayıp maddi yardımda bulunduğu, herhangi bir şahıs ta destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Yani önemli olan akrabalık değil gerçekten bakım yardımı sağlamaktır. www.toprakhukuk.com

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATINDA DESTEK, GERÇEK DESTEK VE FARAZİ DESTEK KAVRAMLARI

Resim
Destek kavramı, hukukî bir ilişkiyi ( yasa veya sözleşme) değil, fiilî durumu amaçlar. Yasadan veya sözleşmeden doğan bir “bakma yükümlülüğü” bulunmasa dahi, fiilen ve düzenli biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı çok yakın gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse, destek sayılır. Bunlardan ilkine “gerçek destek” ikincisine “farazî destek” denir. Kaynak: Y. 4. H.D., 20.03.1986 T., E. 1585/ K. 2553. www.toprakhukuk.com

Tüketici Kredilerinde Dosya Masrafının İadesi Dilekçe Örnekleri ve Yargı Kararları

Resim
www.toprakhukuk.com Dosya Masrafı (Hakem heyeti Dilekçe) Örneği T.C. …………………… KAYMAKAMLIĞI (Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na) Şikâyet Eden                          :                   Adresi                                     : E- Posta & Telefon                 : Şikâyet Edilen            : Adresi                     ...