DİJİTAL HİZMET VERGİSİ HAKKINDA NOTLAR
Yazar: Av. Mehmet Toprak
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her türlü eylem ve işlemi hukuk normlarına dayanır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk normlarından kaynaklanmayan hiçbir yetkiyi kullanamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Normlar hiyerarşisi içerisinde en tepede yer alır. Anayamız devletin vergilendirme yetkisini mali güce göre ve kanuna dayanarak kullanmasını emretmiştir. Anayasamızın 73. Maddesine göre devletimiz, tabiyetine, cinsiyetine, tüzel kişi ya da gerçek kişi olup olmadığına bakılmaksızın herkesten mali gücüne göre vergi almak üzere bir vergi kanunu çıkartmak ve kanunun konusuna giren vergiyi tahsil etmek yetkisine sahiptir.
Devletimiz sahip olduğu vergilendirme yetkisinden Anayasanın 73 maddesinin 2. Fıkrasında ifade edildiği üzere sosyal devlet ilkesi doğrultusunda tek yanlı olarak vazgeçebilir. Bu bağlamda devletim, ihdas ettiği vergi kanunlarının konusuna girdiği halde bir takım vergi konularını verginin kapsamına hiç almayabileceği gibi vergi konusuna girdiği halde sonradan istisna getirmek suretiyle vergi dışına çıkarabilir.
Sözgelimi Gelir Vergisi Kanunumuzun Kazanç veya iradın Türkiye'de elde edilmesi başlıklı 7. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca merkezi türkiye’de bulunmayan (dar) mükelleflerin Türkiye'de bulunan işyeri ya da daimi temsilci kanalı ile elde etmedikleri Ticari Kazançları Türkiye’de vergilendirilmemektedir. Yani dar mükelleflerin Türkiye'de bulunan işyeri ya da daimi temsilci kanalı ile elde etmedikleri Ticari Kazançları Türkiye’de vergi konusuna alınmamıştır. Yine aynı madde uyarınca dar mükelleflerin Türkiye’den satın aldıkları malları yurtdışına ihracat etmek suretiyle ticari kazanç elde etmeleri halinde Türkiye'de bulunan işyeri ya da daimi temsilci kanalı ile elde edilmiş olsa dahi vergiden istisnadır.
Yani Türk Gelir Vergisi Kanunu anlamında gelir unsurlarından Ticari Kazanç kapsamına girmekle birlikte ticari kazancın Türkiye’de elde edilmiş sayılabilmesi için aranan merkez, şube ya da daimi temsilciden birinin Türkiye’de olması yani ticari organizasyonun yürütüldüğü yerin Türkiye olması gerekmektedir.
Dijital Hizmet Vergisi Kanun tasarısı incelendiğinde henüz Türk Gelir Vergisi Kanunu anlamında ticari kazanç niteliği taşıyıp taşımadığı hususu yeterince tartışılmadığı için
merkez, şube ya da daimi temsilcisi Türkiye’de bulunmayan kişi ya da kurumlar tarafından elde edilmesi halinde Türkiye’de vergilendirilip vergilendirilmeyeceği hususu da belirsiz olan bir takım kazançların vergilendirilmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Tasarı ile söz konusu belirsizliğin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 7. Maddesinin 1. fıkrasına “dijital kazançlar dışında kalan” ibaresi eklenerek sona erdirilmek yerine Dijital Kazançlar Vergisi adı verilen yeni bir vergi türü ihdas edilerek çözümlenmesi yoluna gidilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Ancak tasarı hazırlanırken devletin vergilendirme yetkisinin bir diğer sınırlama şekli olan çifte vergilendirme anlaşmalarının göz ardı edildiği anlaşılmaktadır.
Devletin sahip olduğu vergilendirme yetkisinden, bir başka devlet ya da devletlerin bir araya gelerek oluşturdukları ulusüstü bir organizasyon ile akdedeceği vergi anlaşması ile iki taraflı olarak sınırlaması da mümkündür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti toplamda 85 Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmasını akdetmiş bulunmaktadır.
İncelmeye konu tasarının ifadesi ile dijital hizmetler kapsamına giren faaliyetleri yürüten kurumların yaygın olarak yerleştiği ülkelerden biri olan İrlanda Türkiye Anlaşmasını ele alalım. Anlaşmanın 7. Maddesi ile Türkiye Cumhuriyet Devleti bir İrlanda teşebbüsü tarafından elde edilen ticari kazançları Türkiye’de bulunan işyerine atfedilmeyen ticari kazançları vergilendirme yetkisinden vazgeçmiştir.
Görüldüğü üzere ister Gelir Vergisi Kanunu’na ibare eklensin ister ayrı bir vergi kanunu ihdas edilsin Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir İrlanda teşebbüsü tarafından elde edilen ve Türkiye’de bulunan işyerine atfedilmeyen ticari kazançları vergilendirme yetkisinde vazgeçmiştir.
Kaldı ki Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrası ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır düzenlemesi öngörülmüştür. Bu bağlamda İrlanda mukimi bir teşebbüsün Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilciye atfedilemeyen kazançlarının adına ister Gelir Vergisi Kanunu’na madde eklenerek ister yeni bir vergi kanunu ihdas edilerek vergilendirilmesi mümkün değildir.