Gürsel Mah. Gelin Sok. No:2/A Kağıthane İstanbul
0 212 527 87 60 - 0532 494 03 66
DERNEKLER KANUNU ANLAMINDA ŞUBE
Bağlantıyı al
Facebook
X
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Dernekler Kanunu Madde 2’ye göre:
Şube: Dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe
bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt
birimi, İfade eder.
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Masanız olmadığı için elinizin altında bulunan bir sunta levhayı masa niyetine kullandığınızı düşünün. Siz ne niyetle kullanırsanız kullanın sunta levha masaya dönüşmez. Zira ayaksız masa olmaz. Hukukta bu duruma yok hükmünde ya da kısaca yokluk adı veriliyor. Ayaksız masa olmayacağını kabul ettiniz ve sunta levhaya ayak eklemeye karar verdiniz. Ancak malzemeniz bittiği için masanın bir ayağı eksik kaldı. Evet bir masa yaptınız doğru, ama ayakta duramıyor! İşte hukuken var olduğu halde sakat olduğu için sonuç doğuramayan islemler de böyledir. Bu duruma ise kesin sakatlık ya da mutlak butlan deniyor. Masanızın ayakta duramadığını gördünüz. Dört ayağını da taktınız. Fakat ayaklardan bir tanesini iyi takmamışsınız. İlk tekmede masanızın devrilmesi kesin. Ama siz bunu bilip masayı dikkatli kullanırsanız idare edecek durumda. İşte tekmeyi atmadığınız sürece bu bi...
Hukukta kesin tam kelimelerinden ziyade mutlak terimine itibar edilir. Nisbi, mutlak olmayan demektir. Mülkiyet hakkı, kişisel haklar, kişilik hakları, siyasal haklar, sosyal ve ekonomik haklar, herkes tarafından saygı duyulması gereken haklardır. Yani herkes ve elbette devlet, bir kimsenin evine, bedenine, özgürlüğüne karışmamak dokunmamak borcu altındadır. Oysa bir kimse ile satış sözleşmesi yaptığınızda satın aldığınız malı size teslim etmek borcu sadece satıcıdadır. Siz satıcının oğluna gidip ver benim malımı diyemezsiniz. Çünkü sizin talep hakkınız sadece satıcıya karşı geçerlidir. Satıcının oğlunun size bir borcu yoktur. Demek ki bir sözleşmeden doğan hak herkese karşı öne sürülebilen yani mutlak bir hak olmayıp sadece sözleşmesinin diğer tarafına karşı öne sürülebilen nisbi bir talep hakkı olsa gerektir. Yazar Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com (212) 527 87 60 (532) 494 03 66
Cebrî icra, zorla uygulama yerine getirme demektir. Bir kişinin vermesi gereken bir şeyi vermemesi, ödemesi gereken bir borcu ödememesi, bir mahkeme kararına uymaması hallerinde hakkın zorla alınması gerekir. Ancak hukukumuzda hiç kimseye hakkını zor kullanarak almak hakkı verilmemiştir. Zor kullanarak birinin hakkını başkasından almak yetkisi ve görevi sadece devlete aittir. Zorla yerine getirme görevine cebri icra, bu işle görevli devlet kurumuna icra dairesi, bu işi yapan kamu görevlilerine ise icra memuru adı verilir. Sözgelimi bir kimse kiracısı olduğu evi mahkemenin tahliye kararına rağmen boşaltmıyor olabilir. Bu durumda icra müdürlüğü personeli olan bir icra memuru devreye girerek kiracıyı evden zorla çıkartmak yoluna gidecektir.
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Fax. (212) 527 87 60 Gsm (532) 494 03 66 ----------------------------------------------------------------------------------------- Vergi Usul Kanunu 172. madde de defter tutmak zorunda olanlar sayıldıktan sonra gerekli olamdığı halde 173. madde de defter tutmayacaklar yeniden isim isim sayılmıştır. Bu listede ismi geçenler esasen vergiden muaf olan yahut zaten kendilerinden vergi stopajı yapılan gerçek veya tüzel kişilerdir. Yasaya göre defter tutma zorunda olmayanlar : 1. Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler;(Stopaja tabi) 2. Gelir Vergisi Kanununa göre kazançları basit usulde tesbit edilenler.(Sadece defter tutmaz, ikinci sınıf tacirler gibi vergilendirilirler.) 3. Kurumlar vergisinden muaf olan: a) İktisadi kamu müesseseleri; b) Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler olarak sayılmıştır. Bir kimsenin belirli ...
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Fax. (212) 527 87 60 Gsm (532) 494 03 66 ------------------------------------------- Gaiplik kayıp olma. Gaip ve gaiplik kelimelerinin, sözlükte yer alan çeşitli anlamları mevcut. Burada yer alan açıklamaları birleştirdiğimizde gaiplik kavramını, "nerede olduğu bilinmeme" olarak açıklayabiliriz. (bakınız : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük ) Medeni Kanunun 31. maddesine göre, bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır. Medeni Kanunun 32. maddesine göre, ölüm tehlikesi içinde kaybolan kişiler ile veya ölüm tehlikesi içinde kaybolmamış dahi olsa kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Uz...
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Fax. (212) 527 87 60 Gsm (532) 494 03 66 -------------------------------------------- Tapu senedi bir kıymetli evrak olsaydı gerçekten endişelenmek gerekirdi. Çünkü kıymetli evraklar başkasının eline geçtiğinde, üzerlerinde yazılı hak ta başkasına geçer . Yani kıymetli evrak kimde ise hak ta ona ait sayılır.Kıymetli evrakların özelliği senet üzerinde yazılı hakkın kıymetli evrak ile sıkı sıkıya bağlı oluşudur. Kural olarak kıymetli evraklar üzerinde yazılı olan hak senetten ayrılamaz. Sözgelimi bir kişi evini satmış olsun. Ancak nakit taşımak istemediği ve bankaya yatan paradan vergi ödemek te istemediği için çek verilmesini istesin. Evi alan kişi , satıcının isteğine uyarak satıcıya para yerine hamiline (isim kısmı boş) bir adet çek vermiş olsun. Ev satan kişi aldığı çeki bankadan tahsil etmek yerine 3. bir kişiye ...
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Fax. (212) 527 87 60 Gsm (532) 494 03 66 ---------------------------------------------- Eski metinlerde yer alan temyiz kudreti, mümeyyiz olmak şeklindeki terimlerin yerini, bu gün ayırt etme gücü terimi aldı. Medeni Kanun metninde, ayırt etme gücünden ne anlaşılması gerektiği açıklanmamış. Ancak kanunun 13. maddesinde yer alan düzenleme, ayırt etme gücü kavramını anlamamıza yarayacak bir ip ucu sunmakta. Madde metninde yer alan: -yaş küçüklüğü, -akıl hastalığı, -akıl zayıflığı, -sarhoşluk ya da bunlara benzer sebepler, akla uygun biçimde davranma yeteneğinin olmadığını gösteren haller olarak sayılmıştır. Öyle ise ayırt etme gücünü, akla uygun biçimde davranma yeteneği olarak tanımlamak mümkündür. Akla uygun biçimde davranmaktan ne anlaşılması gerektiğini ise Medeni Kanun'un 9. maddesinden yola ç...
www.toprakhukuk.com Yazılı ya da sözlü bir sözleşme (anlaşma, protokol, mutabakat) yapıldığında, taraflardan sözleşmeye sadık kalmaları beklenir. Sözleşmelerin amacı her iki tarafında kendisine düşen borcu kararlaştırılan şekilde, zamanında ve tam olarak yerine getirmesidir. Romalıların pacta sunt servanda- sözleşmeye bağlılık olarak ifade ettikleri hukukun bu temel ilkesi uyarınca kişi ancak serbest iradesi ile verdiği sözlerle bağlıdır. Bunun anlamı akıl sağlığı yerinde olmayan ya da baskı altında bulunan bir kişi açısından verilen sözlere uymanın o kadar da kesinlik taşımamasıdır. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, serbest iradesi ile sözleşme yapmış olan bir kişinin vermiş olduğu söze bağlı kalmasını ifade etmektedir. Zaman içinde oluşacak bir takım önemli değişiklikler verilen sözün tutulmasına engel olamaz. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca, bir kimse söz verirken, gelecekteki şartları değişebileceğini, gerçekleşecek riskleri ve beklenmeyen durumları g...
www.toprakhukuk.com Sözleşme dışı sorumluluk halleri: “kusura dayanan sorumluluk”, “kusursuz sorumluluk” ve “fedakârlığın denkleştirilmesine dayanan sorumluluk” olarak sayılabilir. Davalıların kusura dayanan sorumluluklarından söz edebilmek için Fiil, Hukuka Aykırılık, Zarar, Kusur, Uygun (illiyet) nedensellik bağı koşullarının oluşması gerekir. Bazı hallerde yukarıda sayılan sorumluluk şartlarından KUSUR şartı aranmaksızın da sorumluluğun doğabileceği kabul edilmektedir. Bu hallere öğretide olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu adı verilmektedir. 2918 sayılı Kanun, araç sürücüsünün kusur sorumluluğu yanında işletilme halindeki motorlu araçlar nedeniyle kusursuz sorumluluk hali de öngörmüştür. 2918 sayılı kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasında işleten ile işletenin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebe...
Yazar: Av. Mehmet TOPRAK avukat@mehmettoprak.com Tel. (212) 527 87 60 Fax. (212) 527 87 60 Gsm (532) 494 03 66 ----------------------------------------------- İnternet üzerinden kopyala yapıştır yöntemi ile hazırlanıp, işçilere imzalatılan sözleşmelerde, en dikkat çeken madde, rekabet yasağı maddeleridir. Rekabet yasağı maddeleri ile işçi, rakip firmaya geçmeme sözü vermektedir. Eğer işçi bu sözünü tutmaz da rakip firmada çalışmaya başlarsa, işverene sözleşmede yazılı olan ceza tutarını ödemeyi kabul etmiş sayılmaktadır. Günümüz pazar koşulları altında, işçinin ekonomik bağımlılığı dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İşe ihtiyacı olan herhangi bir kimse, işverenin önüne koyduğu her kağıdı, bir an bile tereddüt etmeksizin imzalamak zorunda kalmaktadır. Pazar koşulları ne olursa olsun, işveren işçiye karşı hakim konumdadır. İşçi daha ilk günden, işveren tarafından önüne konulan iş sözleşmesini, bir inceleyeyim diyerek bir kena...